Welcome to Śrīla Prabhupāda's International Books

Śrīla Prabhupāda’s original Bhagavad-gītā As It Is
now available in different foreign translations
:


International Books in foreign language Bhagavad-gītā German Bhagavad-gītā English Bhagavad-gītā French Bhagavad-gītā Spanish Bhagavad-gītā Hungarian Bhagavad-gītā Italian Bhagavad-gītā Serbian Bhagavad-gītā Portuguese


Bhagavad-gītā Özgün Haliyle - Turkish
                Download PDF

Bhagavad-gītā 'Özgün Haliyle' - Turkish
Kutsal Lütuf A.C.Baktivedanta Svami Prabhupāda

Yani, Bhagavad- Gita, beşbin yıl önce Kuruksetra savaş alanında Arjuna’ya anlatıldı. Tanrı’yı anlama bilimi Bhagavad-Gita’nın içindedir. Bhagavad-Gita Tanrı bilimidir. Herşeyde biraz bilim vardır. Bilimsel kitap, belirli bir konuyu anlamak içindir. Benzer şekilde, farklı tiplerde Tanrı kavramı vardır. Genellikle, onlar bunu bir fikir olarak kabul ediyor, fakat biz bir fikir olarak kabul etmiyoruz. Biz Tanrı’yı somut bir gerçek olarak kabul ediyoruz. Örneğin sizin beni gördüğünüz gibi, ben de sizi görüyorum. Bu somut bir gerçektir. Benzer şekilde, bir Tanrı sizin tarafınızdan görülebilir, ve Tanrı zaten sizi görüyor. Bununla ilgili şüphe yoktur. Fakat siz de Tanrı’yı görebilirsiniz. Tanrının nasıl görüleceği, bu anlamamız gereken bir süreçtir. Bu sürecten tüm Vedik eserlerde bahsedilir. Buna, bu sürece bhakti-yoga denir.

Krişna Bhagavad-Gita’da da söyler. Herhangi bir kimse Krişna’yı, ne olduğunu bilmek istiyorsa , o kişi bhakti-yoga sürecini kabul etmelidir. Farklı tiplerde yoga vardır. Yoga demek, kendini Tanrı’nın Yüce Şahsiyetiyle bağlamaktır. ani, spekülatif yoga bize yardım etmeyecektir. Somut yogayı almalısınız. Somut yoga, Krişna Şuurudur. Öyleyse biz, Bhagavad-Gita’yı takdim ediyoruz ki kişi Bhagavad-Gita’yı, Bhagavad-Gita’da yöneltildiği gibi anlamalıdır. Talimat var. Bhagavad-Gita nasıl okunur. İnsanlar Bhagavad-Gita’yı bir talimatı almadan okuyorlar. Bunu biz şöyle anlattık, eğer biraz ilaç alacak olursanız, şişenin üstünde bazı talimatlar vardır, bu ilacın dozudur. Bir çok defada bir sürü yudum içersiniz. Talimat budur. Benzer şekilde, Bhagavat-Gita’yı gerçekten anlamak için, talimatları yaratıcının kendisinden, Krişna tarafından verildiği gibi kabul etmelisiniz.

O çok zaman önce, kırk milyon yıl kadar önce Bhagavat-Gita’yı ilk olarak Güneş Tanrısına anlattığını söyler. Güneş Tanrı’sı bilgiyi oğlu Manu’ya aktardı. Ve Manu bu bilgiyi oğlu Ikşvaku’ya aktardı. Yani, ‘raja-rşis’, onların hepsi kral. Manu kraldır, Maharaja Işkvaku da bir kraldır. Ve Güneş Tanrı’sı Vivasvan, O da bir kraldır. O güneş gezegeninin Kralıdır. O’nun torunu Işkvaku bu gezegenin kralı oldu, Maharaja Işkvaku. ‘Raghu-vamsa’ olarak bilinen bu hanedanlıkta, Lord Ramachandra ortaya çıktı. Bu çok eski monarşik bir ailedir. Işkvaku. Vamsa, Raghu vamsa, vamsa aile demektir. Yani eskiden, krallar, yönetimin idarecileri, onlar Tanrı tarafından verilen önerileri veya emirleri öğrenmeye alışıktı. Yani, Bhagavad-Gita’ya göre, sadece Krişna’nın bir adanmışı, Krişna ile yakından bağlantılı olan bir kişi, Bhagavad-gita’nın ne olduğunu anlayabilir. Arjuna, Bhagavad-Gita’yı Krişna’dan duyduktan sonra, O’na Parambrahman olarak hitap etti... O Krişna’yı Parambrahman olarak anladı. Parambrahman ‘Yüce Gerçek’ anlamına gelir. Mutlak Gerçek, Parambrahman. Brahman, canlılar, onlara da brahman denir fakat canlılar Parambrahman değildir. Parambrahman demek ‘Yüce’ demektir. Bu sebepten Arjuna O’na Parambrahman diye hitap etti, ve Paramdharman. Paramdharman anlamı, her şeyin dayandığı demektir. Herşeh Yüce Efendinin enerjisine dayanır. Bu sebepten O, “Paramdharman”dır. Mesela tüm bu gezegenler güneş ışığına dayanır. Güneş ışığı, Güneş küresinin enerjisidir. Benzer şekilde, bu maddesel enerji Krişna’nın enerjisidir. Ve her şey maddesel veya spiritüeldir. Her şey Krişna’nın enerjisine dayanır. Dayanak Krişna’nın enerjisidir.

Başka bir yerde, Krişna der ki, maya tattam... Krişna der ki, “Ben gayrişahsi özelliğimde, her yere yayılırım.” Tümüyle nüfus eden Tanrı, gayrişahsi özelliği ile tam nüfus edendir, yani O’nun enerjisi. Örnek veriliyor, mesela ısı, ateşin enerjisidir. Ateşin içinden yayılır, onun ısısıyla ve ışığıyla. Ateş bir yerdedir, fakat ısısı ve ışığı ile yayılır. Benzer şekilde, Krişna’nın kendi ikamet ettiği yer vardır, adı Goloka Vrindavana’dır. Ruhsal dünyada bir gezegen var, en üst gezegen. Bu evrendeki en üst gezegen ‘Brahmaloka’dır. Benzer şekilde, ruhsal gökyüzünde ‘Goloka Vrndavana’ denen en üst bir gezegen vardır. Bu Krişna’nın yeridir. Krişna oradadır. Fakat O, farklı tiplerde enerjileriyle ve farklı tiplerde enkarnasyonları ile yayılım gösterebilir. Bu demek değildir ki, Krişna bu gezegendeyken Goloka Vrndavana’da değildi. Hayır. Bu böyle değildir. Mesela şimdi ben burada bulunuyorum, evimde yokum. Krişna böyle değildir. Krişna her yerde bulunabilir. Aynı zamanda, kendi ikamet ettiği yerde kalabilir. Bu ‘Brahma-samhita’ da anlatılır. O ‘Goloka Vrndavana’ olarak bilinen ikametinde bulunmasına rağmen, kendini her yere yayabilir. Heryere. Ve aslında O bunu yaptı. Öyleyse biz O’nun nasıl yayıldığını, hangi yolla bizle bağlantı halinde olduğunu bilmeliyiz.. Bu bilimdir. Bhagavad-Gita’da bunlar açıklanıyor.

Yani Krişna’ya burada Paramdharman hitap eldir. Her şeyin dayandığı yer. Herşey dayanır. Ayrıca Krişna da söylüyor. Her şey, maddi oluşum, O’na dayanır. Fakat, ben orada değilim. Bunlar çelişkili şeylerdir. Her şey O’na dayanır, fakat ben orada değilim. Fakat bu çelişkili değildir. Bunu anlamak çok basittir. Mesela, tüm gezegenler, güneş ışığına dayanırlar. Fakat Güneş gezegenlerden uzaktır. Milyonlarca mil uzakta… Fakat Güneş ışığına dayanıyor demek, Güneşe dayanıyor demektir. Bu gerçektir. Bu sebepten Krişna der… Pavitram demek kirlenmiş demektir. Biz de bu maddi Dünya’ya geldiğimizde, biz de ruh-can’nız, Brahman, tam olarak Parambrahman, Krişna kadar iyi değil, fakat yine de, Krişna’nın öz parçaları olduğumuz için biz de brahmayız. Pavitram. ‘Pavitram’ demek ‘saf’ demektir. Tıpkı bir altın parçasının da altın olması gibi. Eğer altın saf ise, zerresi de saftır. Yani, Krişna bu Dünya’ya gelir, bizde geliyoruz. Fakat biz kirlenmişiz. Fakat Krişna kirlenmemiştir. Örnek olarak, mesela hapishanede, bir çok mahkum vardır fakat kral veya kralın temsilcisi, bakan her şey nasıl gidiyor diye bazı şeyleri kontrol etmek için hapse giderse, bu kral veya bakanın da bir mahkum olduğu anlamına gelmez. O mahkum değildir. Fakat, canlılar, biz maddi doğanın bu halleriyle karmakarışık oluyoruz. Fakat Krişna asla maddi doğanın bu hallerinin etkisi altına girmez. Bu sebepten, Ona ‘pavitram paramam’ denir. Mutlak. Saf. Bhavan. Bhavan, saf demektir. Ve puruşam. Puruşam, Ona bir kişi olarak hitap edilir. Tanrı asla gayri şahsi değildir. Tanrı şahsidir. Tıpkı senin benim gibi bir kişi.

Ve O, bu gezegende ortaya çıktığında tam olarak bir insan gibi iki kolu, iki bacaklı, insan gibi yürüyüp konuşuyordu, insan gibi davranıyordu, her şey. Yani, Tanrı Pruşam’dır. Kişi erkek olmadan hoşlanıcı olamaz. Başka bir yerde, Krişna Yüce Hoşlanıcı olduğu belirtilmiştir. Bu hoşlanma kelimesi kullanılır kullanılmaz, , puruşam, erkek olmalıdır. Demek ki bu tarif edilmiştir. Arjuna O’nu anladı. O puruşam’dır. Param Puruşam, Yüce Şahıs. Başka bir yerde Krişna Puruşottam olarak tarif edilir… Erkeklerin en iyisi. Yani, puruşam şasvatam. ‘Şasvatam’ demek sonsuz demektir.

Mayavadi filozofları, Mutlak Gerçeği gayri şahsi olarak düşünüyorlar. Arjuna’ya Krişna tarafından tavsiye ediliyor, “Tanrı nedir?” Tanrı kavramı, ne kadar spekülasyon yaparsak yapalım, mükemmel olamaz çünkü Tanrı sınırsızdır. Tümüyle nüfus eden. Biz sınırlıyız. Öyleyse aslında Tanrı’nın Kendisi adanmışlarına Kendini açığa vurmadıkça, Tanrı’nın ne olduğunu anlamak mümkün değildir. Bu sebepten, Tanrı’nın Kendisi, Krişna, Kendi hakkında konuşuyor, yöntem şudur: Kişi, Krişna için olan bağlılığını arttırmalıdır. Biz şu an maddi şeylere düşkünlüğümüz var ve bu başka yöne çevirmeliyiz. Bizim durumumuz şudur ki, gerçek olan bir şey için bağlılığımız olmalıdır. Demek ki şimdi, hayatın vücutsal kavramında, biz bu vücuda bağlıyız, ve bu vücutla alakalı olan her şeye bağlılığımız var. Benim karıma bağlılığım olması gibi. Niçin? Binlerce, milyonlarca güzel kadın var. Onlar için bir bağlılığım yok, benim bağlılığım karıma, karım çok güzel olmasa bile, bu bir gerçek. Niçin? Çünkü, onun benim vücudumla olan ilişkisinden dolayı. Benzer şekilde, ülkeme karşı bağlığım var, evime bağlılığım var, bir çok şey, çünkü ben bu vücut olduğumu düşünüyorum ve her şey bu vücutla bağlantılı, ben benimkini düşünüyorum. Şu anda, ‘Ben’ ve ‘Benim’ kavrayışım yanlış. Bu sebepten, eğer bu bağlılığı Krişna’ya yönlendirirsek, o zaman Krişna’yı veya Tanrı’yı mükemmel şekilde iyi anlayabiliriz.

Krişna tıpkı Güneş gibidir, güneş ışığı olduğunda, Güneşi görebilirsin ve kendini de. Güneş ışığı olmada gecenin karanlığında ne güneşi görebilirsin ne de kendini. Bu sebepten süreç… Krişna Şuurunu geliştirmek… Bu yogadır. Yoga demek ‘bağlanmış’ demektir. Bu yoga Krişna ile bağlantı içinde uygulanılmalıdır. Bu sebepten, mad arsaya dedi. Mad demek ‘bana veya benim’ demektir. Arsaya demek, sığınmak demektir. Ya, Krişna’ya ya da O’nun bir temsilcisine sığın. Tabi ki bizim için Krişna’nın korumasını almak mümkün değildir çünkü Krişna şu anda burada bulunmuyor. Fakat O’nun temsilcileri vardır. Böylece, kişi O’nun temsilcilerinin koruması altına girmelidir. Ve bhakti-yogayı uygulamalıdır, aklını Krişna’ya yoğunlaştırmalıdır. Buna Krişna Şuuru denir. Kişi Krişna’nın emri altında olan ve hayatını Krişna’ya adamış bir kişiye sığınmalıdır. Krişna Şuurumuzu geliştirmek için uygulamalar yapmalıyız ve sonra Krişna kendini açığa vuracak. Ortaya çıkarma, nispi açığa çıkarma doğrudan Krişna’yı görmede ki nispi ilerlemedir.


Download Bhagavad-gītā as PDF-Book
Bhagavad-gītā 'Özgün Haliyle' - Turkish

 

Lotus